Kaplan Tapınağı Tayland – Atlas Dergisi

Kaplan Tapınağı Tayland – Vahşi Kedilerin Son Umudu“. Atlas Dergisnde Yayınlanan Yazı ve Fotoğraflarım

Kaplan tapınağının rahiplerinden Van Pang, 170 kiloluk dev kediye Tay masajı yapıyor. Üstelik de Güneydoğu Asyalı bu vahşi kedinin sırtına oturmuş. Tayland’daki masaj salonlarında görebileceğiniz her türlü tekniği Çinhindi Kaplanı üzerinde uyguluyor 41 yaşındaki rahip. Kaplan da masaj seansından memnun gözüküyor. Budist rahibin safran rengi cübbesi ile kaplanın rengi bütünleşmiş durumda. İnsanla kaplanın bu kadar içli dışlı bir görüntü sergilemesi tapınaktaki rahipler için olağan bir durum. Van: “Hepimizin rahatlamaya ihtiyacı var, masaj kedilerin de hakkı” diyor.  Van’ın kaplanlarla ilişkisi diğer rahiplerden bir gömlek daha üstün. “Vücudumdaki dövmeler Muay Tayi (Tay boksu) yaptığım dönemlerden kalma, kötü şansı yok etsin diye yaptırmıştım. Kedilerin bana saldırmasını önlüyor bunlar belki de”.  Ağır ve yorucu Muay Tayi antrenmanlarından sonra sporcular birbirlerine tay masajı yaparlarmış, bu masajı da o dönemde öğrenmiş Budist rahip. “Yırtıcı kedilere masaj yapacağım hiç aklıma gelmezdi. İki yıl önce buraya ilk geldiğimde doğrudan kedilerin yanlarına gittim ve hemen kaynaştık”.

kaplan_tapinagi_tayland_001

Vat Pa Luangta Bua Yannasampanno Budist Tapınağı ya da halk arasında bilinen adıyla Kaplan Tapınağı 1994 yılında Rahip Abbot Pıra Acam Pusit Kantitaro tarafından kurulmuş. Abbot’a tapınağın açılmasını da Tayland’ın hayli saygı duyulan meditasyon gurusu Luangta Maha Bua istemiş, tapınağa da onun adı verilmiş. Tayland’da şehir dışındaki tapınaklara “orman” ya da “dağ manastırı” gibi isimler verilir. Bu tapınak da orman manastırı sıfatını alanlardan. Tayland’ın Kanchanaburi (Kaçanaburi) eyaleti sınırları içerisindeki Pa Luangta Bua Burma sınırındaki balta girmemiş ormanların hemen yanı başında kurulu. Tapınağın ormana ve vahşi hayata bu kadar yakın olması buranın ibadet merkezi olmasının yansıra vahşi hayvanların sığınma merkezi olmasını da beraberinde getirmiş. Her şey köylüler tarafından bulunan yaralı bir yaban tavuğunun rahiplere teslim edilmesi ile başlamış. Yaban tavuğunun sesi diğer tavukları ve tavus kuşlarını buraya çekmiş. Bu arada yaralı bir yaban domuzu da rahipler tarafından bulunmuş ve iyileştirilip ormana salınmış. Ancak ertesi gün 10 kişilik akraba grubunu da yanına alan yaban domuzu tapınağın bahçesini mesken edinmiş. Sayıları her geçen gün katlanarak artan yaban domuzları tapınak bahçesi ve orman arasında mekik dokuyorlar. Orman Manastırının bu kendiliğinden oluşan “hayvan barınağı”  yapısı civardaki tüm köylerde duyulmuş ve köylüler istemedikleri evcil hayvanlarını, buldukları yaralı geyikleri, yaban kazlarını, mandaları, atları buraya getirir olmuşlar. Halen bu hayvanlar manastırın topraklarında özgürce dolaşmaya devam ediyorlar.

kaplan_tapinagi_tayland_017

Tapınağa ilk kaplanın gelişi 1999’un Şubat ayına denk geliyor. Henüz birkaç aylık olan yavru kaplan bulunduğunda nerdeyse ölmek üzereymiş. Annesi Tayland – Burma sınırında kaçak avlanan avcılar tarafından öldürülmüş. Rahipler uzun uğraşlar sonrası yavruyu hayata döndürmüşler ancak 6 ay sonra hastalanıp ölmesine engel olamamışlar. Bu tatsız ilk tecrübeden hemen sonra orman polislerince yakalanan avcıların elinde bulunan 3 haftalık 2 sağlıklı yavru manastırın misafiri olmuş. O yaz boyunca köylüler ve sınır polisinin tapınağa bıraktığı yavru kaplansayısı 8’e ulaşmış. Vat Pa Luangta Bua’da şu anda 90 kaplan yaşıyor. En yaşlısı 11 yaşında. Tapınakta doğan ilk kaplan ise 8 yaşına girmiş. Bugüne kadar sadece Burma sınırından değil Güneydoğu Asya’nın hemen her yerinden kaplan teslim edilmiş buraya. Tayland’ın kuzey bölgeleri, Laos, Kamboçya, Kuzey Vietnam, Güney Çin Yunnan’dan gelen kaplanlar bir arada yaşıyorlar. Çinhindi ya da Corbett kaplanı olarak bilinen “Panthera tigris corbetti”nin günümüzdeki anavatanı da bu ülkeler. Ne yazık ki Çin’de bu türün en son görüldüğü tarih 2007 yılı. Çin’deki son kaplan bir kaçak avcı tarafından eti için öldürüldü.  Söz konusu avcı kaplanı yerken suçüstü yakalanıp 12 yıl hapse mahkûm edildi. İşin ironi tarafı Güneydoğu Asya’da öldürülen kaplanların üçte ikisinin Çin ilaç sektörüne hammadde olarak satılması. Bir bakıma Çin kendi bindiği dalı kesti.

kaplan_tapinagi_tayland_002

Kaplan Tapınağının Dış İlişkiler Müdürü Boy Cakui “Kaçak Avcılığın önüne geçmek bu bölgede neredeyse imkânsız. Bu kaplanı 5500 – 6000 dolara satabiliyorsunuz. Buralarda yaşayan birçok insan için hayatını riske edebilecekleri meblağlar bunlar. Bu bölgede avcılara karşı güvenlik önlemleri oldukça fazla ancak bu durum avcıların pek de umurunda değil”.  Soyu tükenme tehlikesi altındaki bu vahşi kedilerin tüm dünyada 600 ila 900 arasında kaldığı tahmin ediliyor. Bölgede yaşayan insanlara canlı kaplanın ölüsünden daha değerli olduğunu anlatamadıkça da bu sayının yükselmesi pek olası gözükmemekte. Sayının azalmasında bir diğer etken de kaplanların doğal alanlarındaki besin kaynaklarının azalması. Bölgeye özgü türlerden Schomburgk Geyiği ve yaban öküzünün nesli tamamen tükenmiş. Bazı geyik türleri ve yaban mandası da çok az görülür olmuş. Bu bölgelerde kaplanlarının varlığının turist çekmede önemli bir unsur olduğu anlatılmakta, aslında Kaplan tapınağı da bunun ispatı. Dünyanın her yerinden gelen turistler Orta Tayland’ın batısındaki bu orman manastırını ziyaret ediyorlar. 90 kaplanın bugünkü koşullarda yaşaması için ne yazık ki ormana değil bu tapınağa ihtiyacı var.

kaplan_tapinagi_tayland_003

Kaplan Tapınağındaki 90 kaplanın ve 40 ayrı türü bulan diğer canlıların bakımı, beslenmesi için Rahip Abbot tarafından bir ekip oluşturulmuş. Yerel halktan oluşan ekibe ayrıca batılı gönüllüler de destek oluyor. Toplam 90 kişiler.  Kanadalı 33 yaşındaki Archie Ezekiel de 6 ay önce gönüllü olarak başlamış bu işe, son 2 aydır da merkezde kadrolu olarak çalışıyor. Archie tapınağıziyarete gelen konukları dışarıda karşılıyor ve gün boyu rahipler ve kaplanlar ile ilgili bilgi aktarıyor turistlere. “15 ay boyunca Güneydoğu Asya’da turist olarak dolaştım, tam ülkeme dönmeye hazırlanırken, burada böyle bir merkez olduğunu ve gönüllü çalışan aradıklarını duydum. Hiç düşünmeden başvurdum. Bir ay boyunca tapınakta Budizm ve meditasyon ile ilgili eğitim aldıktan sonra kaplanlar ile çalışmama müsaade edildi. Kanada’da inekler ve tavuklar ile birlikte çiftlikte büyüdüm. Radyoculuktan, süpermarkete, gazetecilikten süt dağıtımına kadar birçok işte çalıştım ama bu kadar heyecan veren bir işim olmamıştı”. Sağ el serçe parmağının bir santimlik bölümünü 1 ay önce kaplanlardan birinin dişlerinde bırakmış Archie. “Tamamen benim hatamdı. Elimle beslemem şart değildi ve parmağımı ısırdığında elimi çekmeye uğraşmamalı dikkatini başka yöne çekip çenesinin açılmasını sağlamalıydım. Panikle bildiğim her şeyi unuttum. Sonuçta her ne kadar bizlere alışık olsalar da ölümcül olabilecek vahşi yaratıklar var karşınızda. Burada işinizi kurallarına göre yapmalısınız”.

kaplan_tapinagi_tayland_004

Dış ilişkiler Müdürü Boy Cakui, Rahip olmak için uygun bir manastır ararken, kendini bu işin içinde bulmuş 7 yıl önce. Bir yıl boyunca manastırda meditasyon yapmış ve yavru kaplanları beslemiş. “Budizm’de üst seviyeye gelmiş bazı rahiplerde canlılar ile beyin gücü ile iletişim kurabilme yeteneği var. Burada da bunu yapabildiğine inandığım rahipler var. Bizler daha çok vakit geçiriyoruz kaplanlar ile çünkü rahiplerin gün boyu yapmaları gereken işleri var. Meditasyon yapmaları lazım ve kaplanlara ayıracak vakitleri yok. Ancak gün içinde kısıtlı zamanlarda bir araya geldiklerinde kaplanlara bizlerden daha yakın olabiliyorlar. Bu da rahiplerin kutsal gücünden oluyor”. Boy, burayı turistlere açmanın ve hatta onlar ile fotoğraf çektirilmesine gelen eleştirileri de haksız buluyor. “Bu kaplanları ormana bıraktığınız anda avcılar peşlerine düşecek, ayrıca yiyecek bulmaları da artık çok zor. Bir kaplan günde 2 kg et yiyor ortalama. Günde 180 kg et lazım, diğer hayvanları saymıyorum bile. 90 kişilik ekibin de elbette masrafları var. Ayrıca kaplanlara daha büyük ve doğal bir alan oluşturma projemiz var, inşası ve düzenlemesi devam ediyor. Bu maliyetleri turistlerden aldığımız giriş ücretinden sağlamaktan başka seçeneğimiz yok. Hükümet bize maddi destek yapsa bunlara hiç gerek olmayacak ancak ilgilenmiyorlar. Sadece Tayland’dan birkaç üniversiteden kaplan bakımı beslenmesi ile ilgili destek alabildik. Hükûmetin de içinde olduğu bir projeye dönüşmesi lazım buranın.  %100 güvenli bir doğal alan oluşturulmalı ve bu kedileri doğaya bırakabilmeliyiz nihayetinde”.

Kaplan Tapınağı Tayland

Tapınağın bahçesindeki piknik masasına kurulmuş 6 aylık kaplan ile Eski Muay Tayici Van Pang, sarmaş dolaş olmuş. Van bir taraftan da ona Tay dilinde bir şeyler anlatıyor. Meraklı turistlerden biri fotoğraf çektirmek için izin istiyor ve kaplanın gerisinde durması kendisine söylenmesine rağmen, kaplanın önünde duruyor. Yavru kaplan ani bir hareketle kadının göbeğine dişini geçiriyor. Rahip elindeki pet şişedeki suyu yavru kedinin başına döküyor ve dikkati dağılan kaplan ağzını acıyor, kadın uzaklaşıyor. Sadece karnında kızarıklık ile kurtuluyor Taylandlı meraklı kadın. Van “Eğer bunu yetişkin bir kaplan yapsaydı kadının kafasından aşağı bir kamyon su dökmek gerekirdi kurtulması için” diyor.

kaplan_tapinagi_tayland_006

Kaplan Tapınağı doğal hayatından kopmak zorunda kalan bu vahşi kedilerin en azından hayatta kalabilmeleri için bir bakımevi olma işlevini sürdürüyor. Ancak kaplanların burada yaşmak zorunda olmaları gerçeği Çinhindi kaplanlarından yakın bir gelecekte “vahşi kedi” yerine sadece “kedi” olarak bahsetmemize sebep olacak gibi gözüküyor ne yazık ki.

Yazı- Fotoğraf: Ufuk SARIŞEN

kaplan_tapinagi_tayland_007
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland
Kaplan Tapınağı Tayland

Kaplan Tapınağı Tayland by Ufuk Sarisen

RELATED POSTS

Yorum yapın